Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, Millî Savunma Bakanlığı’nın 2022 yılı Bütçe Teklifi’nin görüşüldüğü TBMM Genel Kurulu’nda konuştu.
Faaliyetlere ilişkin detaylı bir sunum yapan Bakan Akar, “1 Ocak’tan itibaren 2 bin 949 km’lik hudutlarımızda 283 bin 16 göçmenin geçişi engellenmiş; yakalanan 99 bin 318 düzensiz göçmen ile 450 terörist kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir.” dedi.
Terörle mücadelelerinin devam ettiğini söyleyen Akar, “Terörle mücadelemiz ise başta FETÖ, PKK/PYD-YPG ve DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütlerine karşı artan bir şiddet ve tempoda aralıksız devam etmektedir. 24 Temmuz 2015’ten bugüne kadar; yurt içinde, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde toplam 33 bin 100, bu yılın başından itibaren ise 2 bin 619 terörist etkisiz hâle getirilmiştir. Irak için de tehdit teşkil eden ve bölgedeki istikrara zarar veren terör örgütü ile mücadele, Irak’la koordineli ve yakın iş birliği içerisinde sürdürülmektedir.” diye konuştu.
Suriye’nin kuzeyinde de harekâtların icra edildiğini vurgulayan Akar şunları söyledi: “15 Temmuz hain darbe girişiminden bir ay sonra başlatılan Fırat Kalkanı Harekâtı ve müteakiben Zeytin Dalı Harekâtı, Barış Pınarı Harekâtı ve Bahar Kalkanı Harekâtı ile terör koridoru engellenmiş ve hudutlarımızın güvenliği sağlanmıştır. Bu harekâtlar sonrası yaklaşık 470 bini İdlib’e olmak üzere 1 milyondan fazla Suriyeli evlerine ve topraklarına gönüllü, güvenli ve saygın bir şekilde dönmüştür. Güvenli hale getirilen bölgelerde yeni bir göç dalgasının olmaması ve hayatın normalleşmesi için de ilgili bakanlık, kurum ve kuruluşlar ile koordineli olarak faaliyetlerimiz devam etmektedir. Suriye’de istikrarın bir an önce sağlanması, insani trajedilerin son bulması için her türlü gayret gösterilmektedir.”
Afganistan’daki duruma da değinen Akar, “Türk Silahlı Kuvvetleri, tarihi ve köklü kardeşlik bağlarımız bulunan Afganistan’da bugüne kadar önemli görevler üstlenmiştir. ABD ve NATO’nun Afganistan’dan ayrılma kararını müteakip beklenenden hızlı gelişen ve şartların daha da güçleştiği son safhada, tahliye kararı alınmış ve 48 saatten kısa bir süre içerisinde, planlandığı şekilde tahliye işlemi başarıyla tamamlanmıştır. Hâlihazırda ise tüm Afgan halkı ve bölgenin istikrarı için önemli olan Kabil Havaalanının işletilmesine yönelik çalışmalara Katar ile koordineli bir şekilde devam edilmektedir.” ifadelerini kullandı.
Ege ve Doğu Akdeniz’de ise Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin; yayılmacı bir anlayışa dayalı, uluslararası hukuka uygun olmayan taleplerinden, silahlanma ve ittifak girişimleri dahil saldırgan eylem ve söylemlerinden kaynaklı sorunlar yaşadıklarını belirten Akar şöyle dedi:
“Öyle ki bu husus, aklıselim herkesin tepkisini çekmektedir. Tüm iyi niyetli diyalog çağrılarımıza gerekli karşılığı vermeyen Yunanistan’ın, Lozan Antlaşmasını dahi ihlal eden her türlü haksız hukuksuz eylemine, mütekabiliyet kapsamında masada ve sahada gerekli karşılık verilmektedir. Biz ise; aramızdaki sorunların uluslararası hukuka uygun, barışçıl yöntemlerle, iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde ve diyalog ile çözülmesini samimi olarak istemekteyiz. Bunun için de örneğin tatbikatların azaltılmasını dahi değerlendirebileceğimizi söylüyoruz. Diğer taraftan Güven Arttırıcı Önlemler Çerçevesinde 4’üncü toplantı için davet ettiğimiz Yunan heyetini Ankara’ya bekliyoruz.
Kıbrıs konusunda ise yaklaşık yarım asır boyunca ortaya konulan çözüm yöntemlerinden bir sonuç alınamadığını söyleyen Akar, “Dolayısıyla Kıbrıs’ta eşit, egemen, bağımsız iki devlet artık tek çözüm haline gelmiştir. Kıbrıs bizim millî meselemizdir. Garanti ve İttifak antlaşmaları doğrultusunda geçmişte olduğu gibi bugün de Kıbrıslı kardeşlerimizin yanındayız. Sonuç olarak, Ege’de ve Doğu Akdeniz’de hem kendimizin hem de Kıbrıslı kardeşlerimizin hak, alâka ve menfaatlerini korumakta azimliyiz, kararlıyız.” dedi.
FETÖ ile mücadelenin de devam ettiğine işaret eden Bakan Akar şunları kaydetti: “15 Temmuz sonrası; yurt içi ve sınır ötesinde düzenlenen harekâtlarda, sayısı ve çapı giderek artan büyük tatbikatlarda elde edilen başarılar, FETÖ’den temizlendikçe daha da güçlendiğimizin en açık göstergesidir.”
“Artık; kritik silah, sistem ve platformlarımızın önemli bir bölümünü kendimiz yerli ve milli imkânlarla üretecek, hatta ihraç edecek seviyeye gelmiş bulunuyoruz.” diyen Akar, “Fakat bu konuda kat etmemiz gereken mesafeler olduğunun da bilincindeyiz. Amacımız Cumhurbaşkanımızın liderliği, teşviki ve desteğiyle yüzde 80 seviyesine yaklaşan yerli ve millilik oranını daha ileri seviyelere taşımaktır.
Savunma sanayi şirketlerimizin yaptıkları özverili çalışmalar neticesinde; füzeler için turbojet motor ve İnsansız Hava Araçları için yerli motorların seri üretimine başlanmıştır. Taktik tekerlekli zırhlı araçlar, Fırtına Obüsü, ALTAY Tankı, GÖKBEY ve ATAK helikopteri ile AKINCI İnsansız Hava Aracı için de yerli motorlar üretilmiş olup test faaliyetleri sürmektedir. Bunların yanı sıra, Elektrikli Zırhlı Muharebe Aracı Projesi kapsamında, zırhlı M113 aracına hibrit tahrik sistemi entegrasyonu tamamlanmıştır. Sistemin Fırtına Obüsü ve tanklara uygulanmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir.”
Açıklamasının devamında Akar, “Savunma sanayi alanında, dışa olan bağımlılığımızı azaltmak amacıyla çalışmalarımız tüm hızıyla devam ederken, bazı silah, mühimmat, araç-gereç ve malzeme ihtiyaçlarımızın yurt dışından tedarik çalışmaları da zaruri olarak sürdürülmektedir. Ancak bazı müttefik ülkeler; talep ettiğimiz silah sistemlerini, çeşitli bahanelerle ülkemize satmaktan imtina etmektedirler. Bilindiği üzere, ülkemizin Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi ihtiyacını karşılamak üzere yaptığımız birçok girişime rağmen NATO üyesi ülkelerden bu sistemlerin tedariki mümkün olmamıştır. Bu nedenle S-400 Sistemi bir tercih olarak değil, bir zorunluluk olarak alınmıştır. İhtiyaç duyulması halinde, bu sistemin kullanılmasına yönelik tüm hazırlıklarımız planlandığı şekilde devam etmektedir. F-35 projesine gelince; tüm sorumluluklarımızı yerine getirmemize rağmen, S-400 alımları bahane edilerek, F-35 tedarikimiz engellenmiştir.
F-16 tedariki ve mevcut F-16 savaş uçaklarımızın modernize edilmesi için resmî talebimiz, Yabancı Askerî Satışlar çerçevesinde ABD’ye iletilmiştir. ABD yönetiminin konuya olumlu yaklaşacağını düşünüyoruz. Süreci ve gelişmeleri yakından takip ediyoruz. ABD’nin tavrının olumsuz olması durumunda Türkiye, içinde bulunduğu tehdit ortamında, güvenliğini sağlayabilmek için zorunlu ve tabiî olarak başka seçenekleri değerlendirmek durumunda kalacaktır.” dedi.(İLKHA)